TERCÎ'-İ BEND

     Asıl anlamı "bendleri döndürmek, çevirmek" olan tercî'-i bend, en az üç bendden oluşan ve her bendindeki beyit sayısı genellikle 4-10 arasında olan bir nazım şeklidir. Her bende hâne veya tercî'-hâne, bendleri birleştiren beyitlere de vâsıta denir. "Hâne"ler genelde gazel veya kaside gibi kafiye dizilişine sahiptir. Vasıta beyti ise bendlerden bağımsız olarak kendi içinde kafiyeli olup her bendin sonunda aynen tekrar edilir.
     Tercî'-i bendler mersiye (ağıt), medhiye (övgü), hiciv (yergi), toplumsal eleştiri gibi çok farklı konularda yazılmıştır.
 
     Tercî'-i bend, Türk edebiyatında 19. yüzyıldan itibaren görülmeye başlanmıştır. Ziya Paşa'nın tercî'-i bendi bu nazım biçiminin Türk edebiyatındaki en meşhur örneklerindendir.

     Terkîb-i bend ile tercî'-i bend farkı: Tercî'-i bendde vasıta beyti her bendin sonunda aynen tekrarlanır.


                Tercî'-i bendin kafiye düzeni:

          1. bend:     a a   x a   x a   x a   x a ... Z Z
                                     hane                      vasıta

          2. bend:     b b   x b   x b   x b   x b ... Z Z
                                     hane                      vasıta



          Örnek: Tercî'-i Bend    Ziya Paşa

                             I. Bend
      1  Bu kârgâh-ı sun' aceb dershânedir
          Her nakş bir kitâb-ı ledünden nişânedir
      2  Gerdun bir âsiyâb-ı felâket-medârdır
          Gûyâ içinde âdem âvâre dânedir
      3  Mânend-i dîv beççelerin iltikam eder
          Köhne ribât-ı dehr aceb âşiyânedir
      4  Tahkik olunsa nakş-ı temâsil-i kâinât
          Yâ hâb ü yâ hayâl ü yâhud bir fesânedir
      5  Müncer olur umûr-ı cihân bir nihâyete
          Sayfın şitâya meyli, bahârın hazânedir
      6  Kesb-i yakîne âdem için yoktur ihtimâl
          Her i'tikad akla göre gâibânedir
      7  Yâ Rabb, nedir bu keşmekeş-i derd-i ihtiyâc
          İnsanın ihtiyâcı ki, bir lokma nânedir
      8  Yoktur siper bu kubbe-i firûze-fâmda
          Zerrât cümle tîr-i kazâya nişânedir
      9  Asl-ı murâd hükm-i ezel bulmadır vücûd
          Zâhirdeki sevâb u hatâ hep bahânedir
     10 Bir fâilin meâsiridir cümle hâdisât
          Ne iktizâ-yı çarh ü ne hükm-i zamânedir

          Sübhâne men tahayyere fî sun'ihi'l-ukûl
          Sübhâne men bikudretihî ya'cizü'l-fuhûl


                             II. Bend 
      1  Encâm-ı bî-nihâye ile pürdür âsumân
          Nisbet olunsa zerre değildir bu hâkdân
      2  Bin şems-i tâbdâr ü hezâran meh-i münîr
          Yüz bin sevâbit ü nice seyyâre-i iyân
      3  Her şems eder tevâbi-i mahsûsasıyle seyr
          Her tâbie tevâbi-i uhrâ eder kırân
      4  Her şems eder levâhikına neşr-i feyz-i hâs
          Her lâhikın tabîati emsâline nihân
      5  Her cümle merkezinde eder seyr-i bî-vukûf
          Her kıt'a mihverinde bulur feyz-i câvidân
      6  Her cümle-i vesîada mebsût bin vücûd
          Her kıt'a-i fesîhada meşhûd bin cihân
      7  Her bir vücûd masdar olur bin vücûd için
          Her bir cihân hezâr cihandan verir nişân
      8  Her zerrede tarîka-i mahsûsa üzre feyz
          Her cismde tabîat-ı mahsûsa üzre cân
      9  Her âlemin sinîn ü tevârîhi muhtelif
          Her bir zeminde başka hisâb üzredir zamân
     10 Peyvestedir sevâhil-i girdâb-ı hayrete
          Bir bahrdir ki hâsılı bu bahr-i bî-kerân
       
          Sübhâne men tahayyere fî sun'ihi'l-ukûl
          Sübhâne men bikudretihî ya'cizü'l-fuhûl

          mef'ûlü fâ'ilâtü mefâ'îlü fâ'ilün 

                                                                Ziyâ Paşa (öl. 1880)

          Açıklaması: 
I. BEND:
1- Bu kainat tuhaf bir ders alma yeri gibidir. Üzerindeki her işleme İlahi kitaptan bir belirtidir.
2- Dünya felaket verici bir değirmendir. İnsan ise sanki onun içine atılmış başıboş bir tanedir.
3- Şu köhne dünya konağı öyle tuhaf bir yuvadır ki, dev gibi kendi yavrularını yutar.
4- Kainatta görülen şeylerin aslı araştırılsa ya uyku, ya hayal, ya da efsane olduğu anlaşılır.
5- Nasıl ki yazın meyli kışa, ilkbaharın meyli de sonbahara ise, dünya işleri de bir sona ulaşır.
6- Her şeyin aslını iyice kavramaya insan için imkan yoktur. Her inanç akla göre gizlidir.
7- Ey Allah'ım, insanın ihtiyacı bir lokma ekmek olduğu halde bu ihtiyaç derdi için çekişmenin sebebi nedir?
8- Bu açık mavi gök kubbede her zerre kaza okuna hedeftir. Ondan korunmak için bir siper yoktur.
9- Ezelde takdir edilmiş hüküm ne ise o gerçekleşmektedir. Görünüşteki doğru veya yanlış hep bahanedir.
10-Bütün olaylar ne feleğin yüzündendir ne de zamanın hükmünün gereğidir. Hepsi bir Fail-i Mutlak'ın (Allah'ın) güzel eserleridir.

Vasıta beyti: Sanatı karşısında akılları hayrette bırakan O büyük Sanatkar'ı tesbih ederim. Kudretiyle alimleri aciz bırakan ulu Allah'ı tesbih ederim.

II. BEND:
1- Gökyüzü sonsuz yıldızlarla doludur. Bu dünya evren ile kıyaslansa zerre bile değildir.
2- Binlerce parlak güneş ve ay, yüzbinlerce yıldız ve gözle görülen nice gezegen.
3- Her güneş kendine tabi olanlarla seyreder. Her uyduya başka uydular katılır.
4- Her güneş etrafında seyreden gezegenlere ışığını saçar. Her yıldızın doğası başka yıldızlar için gizlidir.
5- Her cümle merkezinde durmaksızın seyreder. Her parça ekseninde sonsuz feyz bulur.
6- Her geniş cümlede bin varlık yayılmıştır. Her geniş parçada bin dünya görünür.
7- Her bir varlık bin varlığa kaynaktır. Her bir dünya bin dünyanın göstergesidir.
8- Her zerrede özel bir yol üzere feyz, her cisimde özel bir yaratılış üzere can vardır.
9- Her alemin yılları, tarihleri başka başkadır. Her bir yerde zaman başka hesap üzeredir.
10-Bu, ucu bucağı olmayan öyle bir denizdir ki, hayret girdabının sahillerine bitişiktir. (Uzaydaki kusursuz düzen insanı hayretler içerisinde bırakmaktadır.)

Vasıta beyti: Sanatı karşısında akılları hayrette bırakan O büyük Sanatkar'ı tesbih ederim. Kudretiyle alimleri aciz bırakan ulu Allah'ı tesbih ederim.

Bu blogdaki popüler yayınlar

MÜSEMMEN-TESMÎN-MÜTESSA